Hafİf Kültürlü Eğlencelİk Muhabbet

Burada izlemekten, dinlemekten ve okumaktan hoşlandığım kültür-sanat ürünleri ve eğlencelik şeyleri paylaşıyorum. Filmler, albümler, dergiler, kitaplar, diziler, animeler, oyunlar vb. gibi pek çok şey hakkında tamamen öznel yorumlarımı incelemelerimi sadece yazmak istediğim için yazıyorum.

Death Note 17/02/2010

Filed under: Anime — degoryan @ 21:49
Tags: , , , , ,

“Ölüm defterine adı yazılan kişi ölür.”

Animenin adını aldığı ölüm defteri “Death Note”un (ya da Japonca telaffuzuyla Desu Nooto’nun) ilk kuralıyla yazıya başlamak istedim. Çünkü bu cümle bu seferki anime tanıtımımızın ciddi bir anime hakkında olduğunu açıkça gösteriyor.

Anime nedir ne değildir tadındaki Anime 101 adlı yazımda, animelerin sadece çocuklara yönelik olmadığından bahsetmiştim. Death Note, karanlık havası, sorguladığı ahlaki değerler ve sunduğu insan manzaralarıyla tam da büyüklere göre bir anime.

Death Note, yazar Tsugumi Ohba ile manga çizeri Takeshi Obata’nın ortak çalışması. Tsugumi Ohba  ve Takeshi Obata belki de klasik sayılabilecek bir konuyu alıp oldukça farklı bir hayal gücü çemberinden geçirip bize sunuyorlar. Zaten Anime 101 yazımda bahsettiğim gibi zengin birer hayal gücünün ürünü olan animeler temeline inildiğinde sıradanmış gibi gözüken bir konuyu şaşırtıcı bir farklılıkta sunarlar.  Bu düşüncemi Death Note ile Dexter’ı karşılaştırarak daha da açacağım ama öncesinde Death Note’un konusundan bahsetmeliyim.

Shinigami (Ölüm tanrısı) bir insanın canını, o insanın adını defterine yazarak alır. Shinigami deftere istediği şeyi yazarak ölüm şeklini belirleyebilir, ölüm biçimini belirtmeyip sadece isim yazarsa o kişi 40 saniye sonra kalp kriziyle ölür. Bu şekilde insanların canını alan pek çok shinigami (Şinigami)  vardır. Kasvetli shinigami dünyasında ölüm tanrıları sıkıntıdan patlamaktadırlar. Shinigami dünyasında ara sıra insanların canını alıp, uyuklayıp kemiklerle kumar oynamak dışında hiçbir şey yapmamaktadırlar. Canı sıkılan ve bir farklılık arayan Ryuk adlı bir shinigami, sahip olduğu ikinci Death Note’u (Normalde her shinigaminin bir defteri vardır.) nasıl kullanılacağını yazarak dünyaya bırakır.

Death Note - Light ve Ryuk

Death Note’un ana karakteri, lise öğrencisi Yagami Light, ders sırasında pencereden dışarı bakarken gökten düşen defteri görür.  Defteri alıp ilk kuralı okuduğunda pek ciddiye almaz, bir şaka olduğunu düşünür ama gene de defteri çantasına atar. Daha sonra haberlerde gördüğü, okuldaki çocukları rehin alan bir kanun kaçağının adını yazarak defteri test eder. Adı yazılan kanun kaçağı gerçekten ölür ve çocuklar kurtulur. İşte o anda Light tüm kötüleri (kendisinin kötü olduğuna karar verdiği kişileri) defteri kullanarak öldürmeye ve yeni bir dünya yaratmaya karar verir.

Shinigami Ryuk olanları izlemektedir. Dünyaya gelip kendini Light’a tanıtır. Can sıkıntısı nedeniyle dünyaya bıraktığı defteri bu “ilginç” insanın bulmasından da oldukça memnundur. Light’ın kötüleri öldürme planını oldukça ilginç bulur.

Giderek artan suçlu ölümleri tabii ki polisin dikkatini çeker ama hücresinde ölen mahkumlardan, sokakta kalp krizi geçirip ölüveren mafya liderlerine kadar tüm dünyadaki ölümlerle ilgili hiçbir ipucu elde edilemez. Sadece ülkelerin üst düzey yetkililerinin haberdar olduğu ve çözülemeyen davalarda kendisinden yardım istenen, kimliğini hep gizli tutan “L” takma adlı bir dedektif bu tuhaf olayı ele alır. Hem Yagami Light hem de L çok akıllıdırlar ve birbirlerini tanımadan sürekli bir satranç tahtasındaymış gibi zekice hamlelerle birbirlerini köşeye sıkıştırmaya çalışırlar. “L” adım adım cinayetlerin gizemini çözmeye, Light ise Death Note’un çeşitli özelliklerini kullanarak ölümlerin sırrının bulunmasına engel olmaya çalışır.

İki taraf da kendisini adaletin tecellisi olarak görmekte ve biri iyi biri kötü taraf gibi gözükse de insanlar ikisinin de yöntemlerini sorgulamaktadır. Death Note’da iyi ve kötü kavramlarının griliği işlenir. İnsanlar suçlu olsa da insanların öldürülmesinin yanlış olduğunu dile getirirler ama çoğunluk için bu görünürde savunulan  bir değerdir. İnsanların çoğu içten içe Light’ın eylemlerini desteklemektedir.  Modern toplumların ölüm cezasını kaldırması sosyal bir maske gibidir. İlkel dürtüler insanların adaleti ölümle sağlama isteklerini hâlâ canlı tutmaktadır. İşte Light bu ilkel adalet duygusunun zeki bir insanda vücut bulmuş hâlidir. “L” ise sağ duyuyu temsil etmekte ama o da gri bir bölgededir. “Kötüyü yakalama” hedefine ulaşmak için her şeyi yapmaya eğilimlidir ve amacı iyi olduğu sürece sadece kendi kararları doğrultusunda hareket etmeyi kendine hak görmektedir. Suçluları öldüren bir katil ve onu yakalamaya çalışan, yöntemleri kuşkulu bir dedektif… Görünüşte toplumun uzak uçlarında duran ama aslında pek çok noktada birbirlerine benzeyen bu iki dahinin kazanmak için yaptıkları hamleler izleyiciyi şaşırtıyor ve animenin başarılı kurgusu sizin sürekli olayların nasıl gelişeceğini merak etmenizi sağlıyor.

Death Note - L

Hikayenin akışı L ve Light’ın çarpışmasıyla ilerlerken diğer karakterler de olaylar geliştikçe değişiyorlar; kimisi ölüyor, kimisi hayata tutunuyor, istemedikleri tercihler yapmak zorunda kalıyorlar… Şimdiye kadar izlediğim animeler içinde en iyi kurguya Death Note’un sahip olduğunu söyleyebilirim ama ne yazık ki büyük bir kusuru var. Death Note L ve Light’ın birbirlerine karşı verdiği mücadelenin çözüldüğü noktada bitmeyip reytinglerin etkisiyle bir şekilde devam ediyor. Maalesef bu noktadan sonra da hikâyede belirgin bir uzatma çabası hissediliyor. Zaten bu noktadan sonra düşen reytingler nedeniyle genelde animelerde pek görülmeyen bir buçuk sezon sayısına karşılık gelen 37. bölümde bitiyor.

Death Note’un müziklerine ve alt yazı gruplarına değinmeden önce yazının başında bahsettiğim Dexter – Death Note karşılaştırmasına gelelim. Yayın hayatına Death Note’dan sonra başlayan Dexter, katilleri öldüren bir seri katili işliyor. Dexter da eşimle severek izlediğimiz, bol bol iç konuşmaların olduğu, kurgusu, karakterleri çok başarılı bir drama. Küçükken annesinin gözleri önünde öldürülmesi nedeniyle Dexter  önüne geçemediği bir öldürme içgüdüsüyle büyümüştür. Bu içgüdüyü fark eden üvey babası Dexter’i katilleri cezalandırmaya yönlendirir. Polis olan üvey babası, yakalanmaması için Dexter’a  kusursuz bir cinayetin inceliklerini öğretir, böylece Dexter kötüleri öldüren bir seri katile dönüşür.

Dexter suçluların öldürülmesi, insanların ilkel dürtüleri, adaletin kişisel duygular ve kararlarla verilmesi gibi konuları katilleri öldüren seri katil hikayesi çerçevesinde işliyor. İlk bakışta oldukça ilginç gözüken bu fikir bence Death Note ile karşılaştırıldığında o kadar da farklı ve ilgi çekici durmuyor. Psikolojik açıdan bu konuları Dexter daha iyi işliyor. Ama Death Note’un bu temel insani konuları Ölüm Tanrısı, Death Note gibi unsurlarla zenginleştirerek anlatması onu çok daha ilginç kılıyor.

Death Note’un alt yazı durumu biraz karışık. Çeviri grupları içinde en beğendiğim Toriyama’s  World idi. Cümlelerin oldukça düzgün olmasının yanında özellikle Ryuk’un konuşamaları için kullandıkları farklı yazı fontu gerçekten hoştu. Ne yazık ki sadece 12 bölüm alt yazı yaptılar. Daha sonra gene iyi gruplardan Animanda ilk 12 bölüm de dahil 31. bölüme kadar alt yazı hazırladı. Tercih edilen gruplardan biri de 17. bölümden 35’e kadar çeviri yapan Kuro-Hana’ydı. Bu karmaşayı değil de tüm bölümleri  tek bir çeviri grubundan izlemek isterseniz TSR alt yazı grubununkileri indirebilirsiniz. Bu arada Death Note için Türkçe alt yazı bulunuyor. ANT adlı bu grubu İngilizce konusunda sıkıntınız varsa deneyebilirsiniz ama uyarayım:  Çeviride pek çok hata, bozuk cümle, çevrilmeyen yer ve eksikler bulunuyor.  Death Note’un Anidb’deki sayfası: Death Note

Death Note’un geri plan müzikleri karanlık havasına gayet uygun. Gerilim, merak, şüphe vb. duygularla bezeli sahnelerde müzikler uyumlu geçişler yapıyor ve çok ön plana çıkmayarak dikkatinizi dağıtmıyor.  İlahi benzeri müzikleri de yeni bir dünya yaratmaya soyunan Light’ın tanrıcılık temasını destekliyor.  Death Note’un iki açılış (OP) ve kapanış (ED) parçası bulunuyor.  İçlerinden en beğendiğim Nightmare’in The World adlı parçası. Parça güzel ama maalesef grubun çok fena bir emo hali var. O yüzden grubun değil Death Note’un görüntülerinin olduğu bir videosunu ekliyorum.

Death Note ED 1: The World – Nightmare

Death Note animeye başlamak için en iyi tercihlerden biri. Özellikle izleyiciyi şaşırtan, merakta bırakan dizilerden hoşlanıyorsanız Death Note tam size göre. İnsanların hırslarını, ilkel dürtülerini; adalet kavramını, sosyal hayattaki gri noktaları sürükleyici ve kesinlikle zekice bir senaryoyla işliyor. Yazıya Death Note’un ilk kuralıyla başlamıştım, izlerken oldukça güldüğüm, güzel bir kara mizah örneği olan Lİght ve Shinigami Ryuk arasındaki bir diyalogla da bitiriyorum. Klasik müzik severlerin kaçırmaması gereken bir sonraki Anime tanıtımım Nodame Cantabile olacak. Herkesi beklerim.

“Light – İlk olarak dünyayı temizlemek için büyük suçluların adlarını yazdım. Yakında kimse suç işleyemeyecek. Bariz bir şekilde cezalandırılmayı hak edenleri direkt kalp krizi ile, ahlaksız insanları ise hastalıklar ve kazalar yoluyla öldüreceğim. Böylece dünya giderek daha iyi bir yer hâline gelecek.  Dünyada, sadece benim iyi olduklarına karar verdiğim insanlar kalacak.

Ryuk – O zaman dünyada kalan tek kötü insan sen olacaksın.”

Paylaş

Share

 

Yorum bırakın